Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KAÇIŞ

 Yattığı odanın camından gökyüzünü izliyordu. Hastane duvarlarının insanın içini delen sıkıcılığından bir nebze olsun kurtuluyordu böylelikle. Sık sık hastaneye kaldırıldığından alışıktı bu ortama ve hasta yatağının onu en çok mecbur ettiği şeyi yapıyordu : “Hayat muhasebesi..” Gerçi bir şeyi değiştirmiyordu bu, insanoğlu hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığından, ölüme yaklaşınca hatırlıyordu bu vazifesini.  Geçmişi gözden geçirmek yorucuydu aslında yorucu olan gözden geçirmek değil; olabilecekken olmayanlar, derin pişmanlıklar, en nihayetinde heba olmuş bir yaşam düşüncesiydi.. Doğu'nun sert coğrafyasında sert kuralları olan bir köyünde gelmişti dünyaya.. Acı ve gözyaşı hakimdi bu diyarlarda dolayısıyla insanı da sertti. Babasına da işlemişti bu sertlik. Öfkeli bir adamdı. Bu öfkesinin ceremesini annesiyle beraber kendileri de çekmiş, hiç şahit olmaması gereken şeylere şahit olmuşlardı. Yine de babasını seviyordu. Doğduğu topraklarda baba figürü son derece önemliydi ve o figürü kız...

SIĞINAK

 Yüzüne vuran güneş eşliğinde oturuyordu kaldırımda. Buraya göç edeli bir yıl oluyordu. Köydeki arkadaşlarını özlüyordu bazen ama buraya da alışmıştı, köylerinden çokta farklı değildi burası; onlar gibi göç etmiş insanların yaşadığı, yolları toz toprak olan kenar mahalleydi. Annesiyle babası sürekli çalışıyor,  kardeşleriyle tek başına kalıyorlardı. Komşular arada gelip göz kulak oluyor, yemek getiriyorlardı. Komşuların evinden gelen kokular iştahını kabartmıştı iyice. Onlara da getirirlerdi herhalde.. Binalara dikti gözünü; ne şanslıydı komşu çocukları, en azından anneleri ilgileniyordu onlarla, başkalarından bir şey beklemenin eziciliğine maruz kalmıyor, gözleri minnet duygularıyla donanmıyor, var olan ailelerinin varlığını gerçekten hissediyorlardı. Onun da ailesi vardı, varlığı hissedilemeyen bir şeye ne kadar var denilebilirdi? Kızıyordu içten içe, ne diye bu kadar çocuk getirmişlerdi dünyaya, ne diye umursamıyorlardı, kardeşleri olmasaydı sadece kendisi yaşayacaktı bu du...

YARGI

 Karanlığın kucağında sessizce oturuyordu. Yaşamı da tıpkı bu oda gibiydi; soğuk ve karanlık. Uzun süredir sebebini bilmediği bir öfke,  urgan gibi boynuna dolanmış boğuyordu ruhunu.. Öfkesinin neye olduğunu bilmeyişi cesaretsizliğiyle birleştiğinden hıncını kimseden alamıyor, yaşamın karanlığı zihnine de işlediğinden  bir çözüm yolu göremiyordu.. Tek isteği boynundaki urgandan kurtulmaktı ancak hayata karşı toyluğu ne yapacağını bilememesine sebep oluyor, çaresizliğin sert duvarlarına çarpıp duruyordu.. Yorulmuştu, tükenmiş hissediyordu.. İlk önceleri ufak ve dikkate değersiz bulduğu duyguları bir çığa dönüşmüş altında soluksuz kalmıştı.. Her günü nefret ve öfkenin sularına kapılmakla geçiyor bu yüzden uyanmak bile yoruyordu onu...  Sele kapılan biri nasıl ki çaresizlik içinde incecik bir dala tutunuyorsa; zihni de aynı şekilde çırpınıyor, suçlayarak bir nebze olsun kurtulma çabasına giriyordu.. Sürekli şikayet etmelerinden etrafındaki insanlarla beraber kendisini d...